top of page

Sağlık Sektöründe Markalaşma


Markalaşma ve marka sadakati

Marka, üretici veya satıcı firmanın ürün veya hizmetlerini tanımlayabilmek, pazardaki diğer işletme ürün veya hizmetlerinden ayırt edebilmek için kullanılan isim, terim, tasarım, sembol veya bu kavramların birleşimidir.


Marka değeri, marka adının ürüne fonksiyonel değerinin ötesinde taşıdığı katma değerdir.


Marka sadakati çağımızda işletmeler açısından büyük öneme sahip olup, bu kavram özellikle hizmet pazarlaması anlamında son yıllarda gitgide önem kazanmaya başlamıştır.

Sağlıkta dijital markalaşma

Rekabet şartlarının oldukça zorlaştığı günümüz pazarlarında, marka sadakati oluşturma önemli bir rekabet aracı olarak kabul edilmektedir. Sağlık kuruluşlarında marka sadakati oluşturma, hasta memnuniyeti odaklı çalışmaların artmasından sonra yaygınlaşmaya başlamıştır. Hızla değişen teknoloji, artan maliyetler, artan hasta şikâyetleri ve yaygınlaşan iyi bakım ve hasta memnuniyeti talepleri sağlık hizmetlerini daha karmaşık hale getirmiştir.


Günümüz işletmelerinin önem vermesi gereken en temel konu ürünlerini ya da hizmetlerini bir “marka” haline getirmektir. Sağlık sektöründe de durum böyledir. Özellikle daha fazla hasta çekmeyi hedefleyen özel sektör paydaşları bu durumu temel politika olarak görmelidir. Bu alanda yatırım yapan ve sundukları hizmetlerde markalaşmayı daha doğrusu dijital markalaşmayı hedeflemesi gereken sektörlerin başında da özel sağlık sektörü gelmektedir.


Belirli bir düzeyde kurumsal imajı, kimliği ve kültürü olan özel sağlık kuruluşları sahip oldukları ayırt edici özelliklerini (hekimler, teknolojik imkanlar ve fiziksel yapı gibi) hastalara internet reklamları ve sosyal medya gibi günümüz teknolojik imkanlarıyla aktarmaktadır. Ayrıca hastane olarak sunduğu hizmetler ile diğerlerinden farklı olduğunu vurgulayarak hastalarıyla aralarında bir güven bağı oluşturmaya çabalamalıdır.


Sektörde var olan tüm aktörler etik bir anlayış ile hareket ettikleri sürece, yasaklar ve cezalarla gelişen bir “sağlık pazarlaması” yerine, tüm topluma güven veren ve emin adımlarla ilerleyen bir “sağlık markalaşması” gerçekleşecektir.

Peki neler yapılmalı?

Her sektörde giderek birbirine benzeşen ürün ve hizmetlerin; “onu değil, beni seç” sendromunu aşması için tek ilaç markalaşmadır. Zira “yeni ilaç”, “ünlü doktor”, “yeni cihaz” gibi mesajlar veya çözümler gün geçtikçe yetersizleşmektedir.


Kısacası marka olmak; yenilikçilik ya da moda olmaktan ziyade, kalıcılık (süreklilik) unsuru üzerine kuruludur. Dolayısıyla sağlıkta rakiplerden ayrışmak için çözümü anlık mesajlarda yahut kampanyalarda değil, markalaşmada aramak gerekir.

Sağlık ürünleri üreticileri için markalaşma

Dijitalleşmenin her ölçekten şirketin verimliliğini artırdığı ve daha rekabetçi olmasını sağladığı bilinen bir gerçektir. Bilindiği üzere dijital dünyada sınır yoktur. Bunun için marka vaadinin sadece mevcut yani lokal pazar için yapılması pek mantıklı değildir. Diğer bir ifadeyle global pazardaki hedef kitleye göre de marka konumlaması yapılmalıdır.


Günümüzde gerek iş yapma alışkanlığı ve gerekse bir aksiyonu kamuoyuna sunma biçimi değiştiğinden, markaların dijital dönüşüm stratejileri geliştirmesi zorunluluk halini almıştır.


Tüketici psikolojisi marka değerini oluşturmada önemli bir unsur olarak doğru anlaşılmalıdır. Tüketici davranışlarını belirleyen temel etkenler aynı zamanda "markalaşma" sürecini de etkilemektedir.

Türkiye Sağlık Vakfı olarak doktor, diş hekimi, psikolog, diyetisyen gibi sağlık hizmet sunucularının "markalaşma" süreçlerini önemsemekteyiz.


Aynı zamanda gıda üreticileri ve kozmetik ürün firmaları gibi "sağlık temalı" ürün geliştiren kurumların markalaşması da sağlıklı bir toplum için önemli bir değer taşımaktadır.


Sağlığımıza değer katan sağlık profesyonellerinin çalışmalarını ve sağlıklı yaşam temalı ürünleri desteklemekteyiz.

bottom of page